7 Mayıs 2011 Cumartesi

Yerli Atasözleri ve Anlamları

Acemi katır kapı önünde yük indirir: Beceriksiz ve anlayışsız kişi, kendisine yaptırılan işi en kötü evresinde yüzüstü bırakır.
Acı acıyı keser, su sancıyı: Bir güçlüğü yenmek için başka bir güç yola başvurmak gerekir.
Acıklı başta akıl olmaz: Büyük bir sıkıntı içinde bulunan kimsenin yaptığı işte mantık aranmamalıdır.
Acıyan uyumuş, acıkan uyumamış: Her türlü sıkıntıya katlanılır, açlığa katlanılmaz.
Açılan solar, ağlayan güler: Hiçbir durum olduğu gibi kalmaz, tersine döner. 
Aç ne yemez, tok ne demez: Yoksul kişi eline geçen şeyin iyisine kötüsüne bakmaz. Varlıklı kişi ise en güzel şeylerde bile kusur bulur.


Açtırma kutuyu, söyletme kötüyü: Karşındakini kızdıracak seninle ilgili kötü şeyleri ortaya dökmesine, senin için kötü sözler söylemesine yol açma.
Adam adama gerek olmasa her biri dağ başında olurdu: İnsanlar bütün gereksinimlerini tek başlarına sağlayamazlar.
Adamak kolay, ödemek güçtür: Söz vermek kolaydır, ancak bu sözü yerine getirmek güçtür. Çünkü bu, ya para ödemeyi ya da uğraşıp bir şey yapmayı gerektirir.
Adamın iyisi alışverişte belli olur: Birçok insanlar çıkarları için ahlak dışı davranışlarda bulunmaktan çekinmezler. Böyle davranışlara en çok alışverişte rastlanır. Bir kimse alışveriş sırasında yalan söylemez, hile yapmaz, buna benzer ahlak dışı davranışlara sapmazsa iyi insan olduğunu göstermiş.
Adam yanıla yanıla, pehlivan yenile yenile: Kişi, her girişiminde başarılı olmayabilir, yanılmış olur. Ama yeni girişimlerinde eski hatalara düşmeyecek deneyimler kazanmış olacağından başarma şansı artar. 
Ağaca balta vurmuşlar “sapı bedenimden” demiş: Bir kimseye en büyük kötülük, nankör olan yakınlarından ve kendi yetiştirdiklerinden gelir.
Ağaca dayanma kurur, adama dayanma ölür: Hiçbir destek sürekli olmaz. Bunun için insan yapacağı işte başkalarının desteklemesine güvenmemeli, yalnız kendi gücüne dayanmalıdır.
Ağacın kurdu içinde olur: Bir topluluğu çökertip yıkacak öğeler, sinsi içeride çalışırlar.
Ağaç, meyvesi olunca başını aşağı salar: Faydalı eser veren, erdem ve bilgi donanmış olan insan kimseye yüksekten bakmaz, alçakgönüllü olur. 
Ağaç yaprağıyla gürler: İnsan akrabası, yakınları, yandaşları ile varlığını gösterir; önemli işler yapar.
Ağır kazan geç kaynar: 1. Kalın kafalı insan bir konuyu zor anlar. 2. Tembel kimsenin elinden iş geç çıkar. 3. Ağırbaşlı insan çabuk öfkelenmez.
Ağırlık altın kale, hafiflik başa bela: Ağırbaşlı kimselere herkes hayran olur, saygı gösterir. Gereksiz işler yapan, gereksiz laflar eden, her şeye burnunu sokan kişiler aşağılanır.
Ağız yer yüz utanır: Armağan alan kişi, armağanı verenin dileğini yerine getirmemeye utanır; işini yapar.
Ağlamakla yar ele girmez: İnsanın çok sevdiği şey, sadece özlemini çekmekle elde edilemez. Onu ele geçirmenin yollarını bulmak gerekir.
Ağzın karnından büyük olmasın: Gücünün yetmeyeceği büyük işlere girişme.
Akan çay her zaman kütük getirmez: Kimileyin emek harcanmadan para kazanılsa da bu her zaman gerçekleşmez.
Akarsu çukurunu kendi kazar: Bir şeyler yapma isteği ve gücü bulunan kişi, uygun bir çalışma yönü ve alanı bulur.
Akıllıları pazara çıkarmışlar, herkes yine kendi aklını almış: İnsan kendi tutumunu, davranışını başkalarınınkinden daha üstün görür. Herhangi bir konuda onun düşündüğüne benzemeyen başka düşünceler ileri sürülse, kendi düşüncesini yeğler.
Akıllı düşününceye kadar deli oğlunu everir: Daha az düşünen ama çabuk karar veren kimse, çok düşünüp de karar veremeyen kimseden daha iyi iş görür.
Akıl olmayınca ne yapsın sakal: Kişi, sadece yaşlanmakla olgunlaşmaz. Akılsızsa, çocukça işler yapar
Akıntıya kürek çekilmez: Kendi yolunda güçlü olarak sürüp giden bir işi ters yöne çevirmek boşuna çaba harcamaktır.
Ak koyun ak bacağından, kara koyun kara bacağından asılır: Doğruluktan ayrılmayan, güvenkazanır, ödüllendirilir. Kötülüğü iş edinen kişi ise hak ettiği cezayı görür.
Alacağım olsun alakarga olsun: Almak olanağı bulunmasa, dahası borçlu ile dövüşmek gerekse bile alacaklı olmak iyi bir şeydir.
Alçak uçan yüce konar, yüce uçan alçak konar: Alçakgönüllü olan ve büyüklü taslamayan, saygı görür; toplum içinde yükselir. Kendini herkesten üstün gören sevilmez; toplum içinde iyi bir yer alamaz.
Alet işler, el övünür: İnsan ne kadar usta olursa olsun, gerekli araçlar olmadıkça kusursuz iş yapamaz.
Altın anahtar her kapıyı açar: Para ile bütün engeller ortadan kaldırılır; bütün güçlükler yenilir; istenilen şey elde edilir.
Altın leğenin kan kusana ne faydası var: Ağır hasta, ya da dertli olan kimse, zengin olmuş neye yarar.
Araba devrilince yol gösteren çok olur: Tehlikeyi daha önce kimse haber vermez de kötü sonuçmeydana geldikten, iş işten geçtikten sonra herkes “yanlış yapmışsın, söyle bir yol tutmalıydın, böyle davranmalıydın” diye akıl verir: 
Arpa eken buğday biçmez: Kötü davranışın karşılığı iyi olmaz.
Arpa samanıyla kömür dumanıyla: Kusursuz nesne olmaz. Yararlandığımız nesneleri kusurlarıyla birlikte kabulleneceksiniz.
Arşın malı kantar ile satılmaz: Her nesnenin bir değeri, niteliğine uygun bir ölçüyü vurularak belli olur. Bir nesne için kullanılan ölçü, niteliği ayrı olan başka bir nesne için uygulamaz.
Aş tuz ile tuz oran ile: Bir şeyin hoşa gitmesi, birtakım nitelikler taşımasına ve bu niteliklerin gerektiği oranda bulunmasına bağlıdır. Ölçüsüz ve aşırı nitelikler o şeyi tatsız, zevksiz duruma sokar. 
Ata binen nalını, mıhını arar: Kişi kullanacağı şeyin ayrıntılarını da almalı, eksik bir durumu kalmamasına dikkat etmelidir.
At, adımına göre değil, adamına göre yürür: Atın yürüyüşü binicisinin yönetimine bağlı olduğu gibi, bir işin yürüyüşü de iş başındakinin bilgisine, çabasına, tutumuna göre değişir.
Ayak almadık taş olmaz, başa gelmedik iş olmaz: İnsan yaşlandıkça türlü türlü engeller, güçlüklerle karşılaşır; çeşitli sıkıntılara, felaketlere uğrar.
Ay ışığında ceviz silkinmez: Yeterli olmayan koşullar içinde iş yapılırsa beklenen verimli sonuçalınamaz.
Ay var yılı besler, yıl var ayı beslemez: Öyle zaman olur ki aylık kazan. İnsanı bir yıl geçindirir. Öyle zaman da olur ki bir yıllık kazanç, bir ay geçindirmeye yetmez.
Baca eğri de olsa duman doğru çıkar: Yaradılıştan iyi ve doğru olan kişi ya da nesne, ne denli elverişsiz ortam içinde bulunursa bulunsun, niteliğini yitirmez.
Balık baştan kokar: Baştakilerin tutumu bozuk olan toplumda her şey bozuk olur.
Balta sapını yonamaz: Kişi, kendisinin yapamayacağı işleri için başkasının yardımına gerekseme duyar.
Başak büyüdükçe boynunu eğer: İnsan olgunlaştıkça daha çok alçakgönüllü olur.
Baş dille tartılır: Kişinin aklı, söylediği sözlerle ölçülür.
Baş yarılır börk içinde, kol kırılır kürk içinde: Bir aile içindeki kişilerin kusurlar, anlaşmazlıkları, kavgaları sır olarak aile içinde kalmalı, dışarıya duyurulmamalı, sızdırılmamalıdır.
Bir ağacın gölgesinde bir sürü yatar: İyiliksever bilgili, varlıklı kimselerden pek çok kişi yararlanır.
Bir baş soğan bir kazan kokutur: Kötü bir kişi, kötü bir davranış, kötü bir söz, büyük bir topluluğun havasını bozar.
Bir (sağ) elinin verdiğini öbür (sol) elin görmesin: Bir yoksula, hayır işine yaptığınız yardımı, en yakınlarınız dahi bilmemelidir.
Bir koyundan iki post çıkmaz: Bir kimseden verebileceği kadar bir şey alındıktan sonra dolambaçlı yolla aynı şeyi bir kez daha almaya çalışmak, boşuna emek harcamaktır.
Bir söz bin büyüye bedeldir: Büyü, kişiyi yanlış şeylere inandırır. Etkili söz ise büyüden daha güçlü bir inandırıcılık taşır.
Bir tepe yıkılır, bir dere dolar: Dünyada hiçbir şey kaybolmaz. Birinin kaybettiğini başkası kazanır. Bir zengin yoksullaşırken bir yoksul da zenginleşir.
Boğaz dokuz (kırk) boğumdur: Bir söz söylemeden önce boğazın her boğumunda bir kez daha içimizden geçirmeli, bunun nasıl bir sonuç doğuracağı düşünmeli, uygun olmayan yönlerini düzeltmeli, böylece tekrar tekrar düşünüp düzeltmeler yapmalı, sonra söylemeliyiz.
Boş çuval ayakta durmaz: 1. Karnı doymayan kimse çalışamaz. 2. Bilgisiz, yeteneksiz kişi, kendisine verilen görevde tutunamaz. 3. Gerçeklere dayanmayan ve gereksemelere yanıt veremeyen bir planyürütülemez.
Canı cana ölçmeli: Kendinize yapılmasını istemediğiniz şeyleri başkasına yapmayınız.
Cins kedi ölüsünü göstermez: Soylu kişi, kötü, acınacak durumunu kimseye göstermez ve söylemez.?
Çabalama ile çarık yırtılır: Olmayacak işi zorla yapmaya çalışan zarara uğrar.
Çalma elin kapısını, çalarlar kapını: Kimseye kötülük yapma. Yoksa aynı kötülüğü onlar da sana yaparlar.
Çatal kazık yere batmaz: Birden çok kimsenin söz sahibi olduğu iş yürümez.
Çiğnemeden yutulmaz: Çalışmadan yaşamak olmaz. En kolay iş dahi emek harcamayı gerektirir. 
Çivi çıkar ama yeri kalır: Başkasına yaptığın bir fenalığı kaldırıp gidersen bile kötü izini, anısını gideremezsin.
Çok söyleme arsız edersin, aç bırakma hırsız edersin: Yönetimin altında bulunan kimseye ikide bir de “şunu yap, bunu yapma” demekle iyi sonuç alırım sanma; onu arsız edersin. Yiyecek, parabakımından sıkıntıya da düşürme. Çünkü hırsızlığa itmiş olursun.
Çubuk kırılır, çıt der; kütük kırılır, küt der: Küçük çapta iş yapanların uğrayacağı zarar küçük; büyük çapta iş yapanların uğrayacağı zarar büyük olur. Ancak zararın ağırlığı, iki durumda da eşittir.
Dağ başından duman eksik olmaz: Büyük adamların, büyük iş yapanların her zaman üzüntüleri, sıkıntıları da vardır.
Dağ ne kadar yüce olsa yol üstünden aşar: 1. Her yüce kişiden daha yetkili kişi, en önemlimakamın bir denetleme yöntemi vardır. 2. Yenilmesi olanaksız gibi görünen zorlukların da çözümyolu vardır.
Demircinin canı demirden berk gerek: Güç bir işi yapmak isteyen kişide bu güçlüğü yenecek “azim, sebat” bulunmalıdır.
Derin su yavaş akar: Bilgili, dengeli kişi, bir konuda karar vermek ve eyleme geçmek için ivmez; uzun uzun düşünür.
Dervişlik olaydı taç ile hırka, ben de alırdım otuza kırka: Önemli bir düzeye ulaşmak“görünüşte benzemek” le gerçekleşebilseydi, herkes kolayca bu düzeye ulaşırdı.
Devenin derisi eşeğe yük olur: 1. Zengin ne denli yoksul düşse, yoksula göre varlıklıdır. 2. Saygınkimsenin en değersiz kalıntısını sıradan kişiler başta taşırlar.
Devlet oğul, mal tahıl, mülk değirmen: En büyük mutluluk ve zenginlik, oğul sahibi olmak; en gerekli mal tahıl; en değerli mülk değirmendir.
Dibi görünmeyen sudan geçme: Her yönünü iyice öğrenmediğin işe girişme.
Dokuz at bir kazığa bağlanmaz: 1. Bir işin başına, tanınmış kişiliği bulunan birçok kimse birden getirilmemelidir. Çünkü anlaşamazlar; birbirlerine saldırırlar. 2. Birçok azılı, zayıf bir güvenlik önlemiyle zaptedilemez.
Düğünde Fatmacığı kim bilir: Onun gibi pek çok kişinin katıldığı bir toplulukta, kendisine önemverileceğini sanan kimsenin adı bile anılmaz.
Dün öleni dün gömerler: Bir üzüntüyü sürdürmemeli, unutmaya çalışmalıdır.
Dünya bir gemi, akıl yelkeni, fikir dümeni, kolla kendini, göreyim seni: İşlerini aksatmadan yürütmek isteyen, aklının gücünden, düşünce ve sağduyusunun kılavuzluğundan ayrılmamalıdır.
Dünya bol olmuş neye yarar, pabuç dar olduktan sonra: Rahatlık, özgürlük, bolluk bulunan yer, bunlardan yararlanma olanağı bulunmayan kişiler bir değer taşımaz.
Dünyayı sel bassa ördeğe vız gelir: Birçok kimseler için yıkıma yol açan bir olay, kimi kimseleri ilgilendirmez. Çünkü bunların yaşayışına göre olayda bir olağanüstülük yoktur.
Düşman düşmana gazel okumaz: Düşmanınızdan okşayıcı bir davranış beklemeyiniz. O, size karşı elinden gelen kötülüğü en sert biçimiyle yapacaktır.
Düş uykudan sonra olur: Bir işin temeli gerçekleşmelidir ki ona bağlı olan ayrıntılara sıra gelsin.
Ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmek de üste ver: Verilecek ücret ne kadar çok olursa olsun, her işi uzmanına yaptırılmalıdır.
Elmanın dibi göl, armudun dibi yol: 1. Elma ağacı çok su ister. Armut ağacı susuz ve tımarsız yetişir. 2. Dıştan birbirine benzeyen her şeye aynı işlemi uygulayamazsınız. Her biri özelliğine göre ayrı bir davranış bekler.
El vergisi gönül sevgisi: Bize bir şey verene, armağan edene karşı gönlümüzde sevgi uyanır.
En kolay iş yemek, çiğnemeden yutulmaz: Emek çekilmeden yapılan iş yoktur. 
Erkek sel, kadın göl: Ev ekonomisinde kadının görevi çok önemlidir. Erkek, parayı su gibi harcama eğilimde de olsa kadın israfa yer vermemeli, tutumlu olmalı, para biriktirmelidir.
Et ne kadar arık olsa ekmek üstünde yaraşır: Bilgili, görgülü kişiye, iş başında ve zengin olmasa bile bilgisiz, görgüsüz kişilerin üstüne bir yer yakışır.
Gammaz olmasa tilki pazarda gezer: Gizli, yasa dışı yollarla çıkarını sağlayan kişi, yakayı ele vereceğinden korkmasa bu işleri açıktan açığa yapar.
Gem almayan atın ölümü yakındır: Dik kafalı, söz dinlemez, hırçın kişi, davranışının büyük zararını görür.
Göğe direk, denize kapak olmaz: Hem gereksiz, hem de gerçekleştirilmesi hayale bile sığmayan şeylerle uğraşılmamalıdır.
Gök gürlemeden yağmur yağmaz: Bir kişi ya da topluluk, sesini yükseltmezse istediğine kavuşamaz.
Göle su gelinceye kadar kurbağanın gözü patlar: Ferahlatıcı bir duruma kavuşulacağı belli olsa bile, sonucun çok gecikmesi, onu yararsız kılar ve bekleyeni yoksunluk içinde kıvrandırır.
Gölgesinde oturulacak ağacın dalı kesilmez: Kendisinden yararlanılan kişiyi, nesneyi zarara uğratacak eylemlerden sakınılmalıdır.
Görünen dağın uzağı olmaz: Bir durumun nasıl bir sonuca varacağı belli olduktan sonra bu sonuççok geçmeden gerçekleşir.
Güzel bürünür, çirkin görünür: Güzeller kendilerini nazlı satarlar; kolay kolay kimseye görünmek istemezler. Çirkinler ise kendilerini herkese göstermeye, beğendirmeye çalışırlar.
Güzele kırk günde doyulur, iyi huyluya kırk yılda doyulmaz: İyi huylu olmayan güzelyüzlüden çabuk usanılır. İyi huylu olan kimseden -çirkin de olsa- hiç usanılmaz.
Güzelin ondur, dokuzu dondur: Güzelliğin onda dokuzu giyim kuşamla sağlanır.
Harmanda dirgen yiyen sıpa, yılına kadar acısını unutmaz: Bir haylazlığından dolayı dövülen bir çocuk, uzun süre bunu hatırlar da haylazlık yapmaktan çekinir. Uygunsuz bir davranışından dolayı cezalandırılan kimseler de böyledir.
Harman dövmek keçinin işi değil: Önemli, ağır işler, hafife alınmamalı, çoluk çocuğa, acemilere yaptırılmamalıdır.
Hekim kim, başına gelen: Bir hastalığın en iyi hekimi, bu hastalığı geçirmiş olan kimsedir. Toplumsal alanda da böyledir. Bir konuyu en iyi sonuca ulaştırmasını bilen kimse, başından böyle bir olay geçmiş olan kimsedir.
Her kaşığın kısmeti bir olmaz: Herkesin talihi, kazancı bir değildir. Aynı çabayı göstermelerine kaşın kimisi daha çok, kimisi daha az kazanır.
Herkes davul çalar ama çomağı makama uydurmaz: Herkes iş yapar ama o işin gerektirdiği ustalığı gösteremez.
Herkesin aklı bir olsa koyuna çoban bulunmaz: Çeşitli işler, çeşit çeşit yetenekli kişilerle başarılabilir. Herkes aynı şeyi bilse ve yapabilseydi, geri kalan işleri yapacak kimse bulunmazdı.
Her taş baş yarmaz: Her korkulan şey tehlikeli değildir.
Horoz ölür, gözü çöplükte kalır: Kişinin sevdiği şeye karşı olan hırsı ölene değin sürer.
Islanmışın yağmurdan korkusu olmaz: Daha önce bir zarar uğramış kimse, kendisine aynı zararı verecek şeyden korkmaz.
İki cambaz bir ipte oynamaz: Kurnaz, hileci iki kişi, bir iş üzerinde karşılaşırlarsa birbirlerini aldatmak, atlatmak için bütün hünerlerini harcarlar. Bu durum ikisi için de tehlikelidir.
İki emini bir yemin aralar: Birbirinin doğruluğuna güvenerek birlikte iş yapmakta olan iki kişiden biri hile yapmadığına arkadaşını inandırmak için yemin ediyorsa güven bozulmuş demektir.
İki testi çarpışınca biri kırılırsa biri de çatlar: Bir çatışmada yenen de yenilen de zarar görür.
İnek ağzından sağılır: Bir kişiden ya da hayvandan bol verim bekleyen onu iyi beslemeli, doyurmalıdır.
İşten artmaz, dişten artar: İnsan ne denli çok çalışıp para kazanırsa kazansın, tutumlu harcamasını bilmezse bir şey artıramaz. Para, kazanmakla değil, tutumla artar.
İt ürür, kervan yürür: Doğru yolda olanlara çatanlar, kervana ürüyen itlere benzerler. Bu tür karşı koymalar, yürüyüşü engelleyemez.
İyi nasihat verilir, iyi ad verilmez: Bir kimse başkasına iyi öğüt verebilir ama iyi ad, ün veremez. Bunu ancak kişinin kendisi kazanabilir.
Kaçan balık büyük olur: İnsan elden kaçırdığı küçük bir fırsatı gözünde büyütür onun çok önemliolduğunu söyler durur.
Kalendere “kış geliyor” demişler, “titremeye hazırım” diye cevap vermiş: Yaşamanın felsefesine eren kişi, en sevimsiz, dahası rahatsız durumları bile hoş karşılar.
Kapıyı kırarsan odun çok olur: Bir gereksinimini karşılayacak parası bulunmayan kişi, önemli bir malını satmayı göze alırsa sorun kalmaz.
Kar ne kadar çok yağsa yaza kalmaz: Elverişli bir ortamda çoğalan şeyler, ortam elverişliliğini yitince yok olur.
Kavurganın yananı sıçrar: Bir topluluğu tedirgin eden durumdan en çok zarar gören kişi sesini yükseltir.
Kaynayan kazan kapak tutmaz: İçin için büyüyen bir olay, bir duygu, çok geçmeden patlak verir.
Keçinin uyuzu, çeşmenin gözünden su içer: 1. Değersiz kişiler kendilerini değerli ve en güzel şeye layık görürler. 2. İğrenç olanlar, durumlarına bakmazlar da iğrenilmeyecek şey ararlar.
Kırkından sonra saza başlayan kıyamette çalar: Yaşlandıktan sonra bir şey öğrenmeye, yeni bir iş yapmaya başlayan kimsenin bunu başarmaya ömrü yetmez.
Kimi köprü bulmaz geçmeye, kimi su bulamaz içmeye: Kimi kişiler bir şeyin bolluğundan yakınır, ondan kurtulmanın yollarını ararlar. Kimi kişiler aynı şeyden yoksun olmanın sıkıntısını çekerler.
Kimse kimsenin çukurunu doldurmaz: Yaşlı bir kişi, çok sevdiği bir genç ölünce “keşke onun yerine ben ölseydim” der. Kimi zaman da biz “o değerli adam öleceğine şu işe yaramaz adam ölmeliydi” deriz. Boş sözler. Kimse kimsenin yerine ölemez.
Kimsenin ettiği yanına kalmaz: Hiçbir kötülük karşılıksız kalmaz. Kötülük yapanlar er geç yaptıklarının cezasını çekerler.
Köseyle alay edenin top sakalı kara gerek: Başkasının eksiklikleri ile eğlenen kişinin kendisi kusursuz olmalıdır.
Kuş kanadına kira istemez: Kişi, kendi işi için zaten harcayacağı çabadan dolayı başkasından karşılık beklemez.
Küpe küp deyince küp adama düp der: Değersizliğini, boşluğunu yüzüne karşı söylediğiniz kişi, size sözünüzü yankısı gibi kötü bir karşılık verir.
Mayasız yoğurt tutmaz: Çok para kazanabilmek için, az da olsa, elde bir sermaye olması gerekir.
Meramın elinden bir şey kurtulmaz: Bir işi yapmaya azmeden ve ona dört elle sarılan kişi her halde başarıya ulaşır.
Merdiven ayak ayak çıkılır: En yüksek yere, yavaş yavaş yükselerek çıkılır.
Mezar taşı ile övünülmez: Kişi, geçmişteki atalarıyla değil, ancak kendi değeri ile övünebilir.
Minare de doğru ama içi eğri: Doğru görünen nice kişiler vardır ki iç yüzlerini bilen-erden nasıl düzenbaz ve hayın oldukları öğrenilir.
Olsa ile bulsayı ekmişler, yel ile yuf bitmiş: Şu iş şöyle olsa, bu iş böyle olsa diye dilemekle istediğimiz sonuca varamayız. Elde etmek istediğimiz sonucu dilekle değil, çalışmakla gerçekleştirmeliyiz.
Öfke baldan tatlıdır: Sinirlendirici bir durum karşısında bağırıp çağırmak, içini boşaltmak, insana ferahlık, dahası zevk veren bir şeydir.
Öksüz oğlan göbeğini kendi keser: Koruyanı olmayan kişi kendi işini kendi yapmak zorunda kalır.
Öküz öküzün boynuzunda çamur görmezse korkmaz: Kavga edecek kişi karşısındakinde korkutucu bir belirti görmezse ondan korkmaz.
Rüzgârın önüne düşmeyen yorulur: Zamanın şartlarına uymayan kişi zorluklarla karşılaşır.
Rüzgârlı havanın kuytusu, yağmurlu havanın uykusu:Toplum içinde çatışmalar başlayınca yapılacak en iyi iş, bunlardan uzak durmaktır.

Sel gider kum kalır: Önemli olan kalıcı öğelerdir, geçici olanlar değil.
Sel ile gelen yel ile gider: Emeksiz elde edilen para çarçur olur gider.
Serçe ile konuşanın sesi semadan gelir: Deveci ile konuşan kapıyı büyük açar ile aynı anlamda. Zengin kimselerle birlikte olan kişi kendini onlara uydurmak zorundadır.
Siyah inekten beyaz süt sağılır:Görünüşe aldanmamak gerekir. 
Su akarken testiyi doldurmalı:Kişi eline geçen fırsatlardan yararlanmalıdır.
Su başından kesilir:Bir işi bitirmek için en yetkili kişi ile konuşmak gerekir.
Su bulanmayınca durulmaz: Bir konu türlü çekişmelerden sonra açığa kavuşur.
Su testisi suyolunda kırılır: Herkes tuttuğu yolun bedelini öder.
Şaraptan bozma sirke keskin olur: Sonradan azan kişi daha tehlikeli olur.
Şeytanın dostluğu darağacına kadardır: Kötü arkadaşlar insanı ölüme sürükler sonra da onu terk eder.
Şimşek çakmadan gök gürlemez: Bir olay olmadan önce belirtileri görülür.
Tas yere düşmeden çanlamaz: Ortada dolaşan dedikodu büsbütün asılsız olmaz.
Tek kanatla kuş uçmaz: Bazı işler yardım almadan başarılamaz.
Tutulan sakal yolunur: Suçlulardan ele geç en kişi cezalandırılır.
Tuz ekmek hakkını bilmeyen kör olur:İyilik gördüğü kişiye hainlik yapanlar Allah katında cezasız kalmazlar
Üşüntü köpek mandayı paralar:Küçük güçler birleşerek büyük düşmanı yenerler.
Vardığın yer körse gözünü kapa:İnsan çevresindekilere geçinebilmek için onlara uymak zorundadır.
Yalnız öküz çifte koşulmaz: İki kişinin yapması gereken bir işi, bir kişi tek başına yapamaz.
Yalnız taş duvar olmaz:İnsan yardım almadan tek başına bir şey yapamaz.
Yel kayadan ne koparır:Sağlam kişi veya işler küçük saldırılardan etkilenmezler.
Yetişemediğin köyün alt tarafında yat:Esas hedefine ulaşamıyorsan bir alt hedefte karar kıl.
Yılana yumuşak diye el sunma:Herkese zararsız, iyi huylu kişiye yaklaşma, dikkat et.
Yılanın sevmediği ot deliğinin önünde biter: Kötülük peşinde olanlar da ummadıkları belalarla karşılaşırlar.
Yılar ne kadar eğri gitse deliğine doğru gider: Yabancılara karşı dürüst olmayanlar yakınlarına karşı farklı davranırlar.
Yırtıcı kuşun ömrü az olur: Saldırgan kişiler fazla yaşatılmaz.
Yoktan yonga çıkmaz: Bilgisiz, varlıksız kişiden bir şey beklenmemeli.
Yuvarlanan taş yosun tutmaz:Sürekli yer değiştiren kimse mal mülk sahibi olamaz.
Yük altında eşek kalır:İnsan olan yapılan iyiliklerin altında kalmaz.
Yüksek dağın başı dumanlı olur:Önemli mevkilerde bulunanlar büyük baskı ve sorumluluk altındadırlar.
Yürük(hızlı yürüyen) ata kamçı olmaz:İşini iyi ve hızlı yapan kişiyi sıkıştırmaya gerek yoktur.
Zemheride yoğurt isteyen cebinde inek taşır: Gerçekleşmesi güç bir isteği bulunan kimse bu isteği gerçekleştirecek yolu da bulmak zorundadır.
Zengin silkinse fakir bay olur: Zenginler az biraz yardım etseler fakirler de zengin olur.
Zeyrek kuş iki ayağından tutulur:Hilebaz kişi bir zaman gelir yakayı ele verir.
Zurnada peşrev aranmaz: Rastgele yapılan işlerde kural, nizam aranmaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder